Ana içeriğe atla

''RUH EŞİ''



RUH EŞİ
"Düşüncelerinizin Gücü" kitabının yazarı olan, 1974’ten bu yana Münih’te kurduğu Hipnoz Araştırmaları Enstitüsü’nün başında bulunan, Almanya’nın en tanınmış hipnoz terapistlerinden Erhard F. Freitag’ın ideal eşini buluncaya kadar diğer erkeklere burun kıvırmaya karar vermiş olan kadınlara önerileri var:?
Yaşamın şu yasasını aklınızdan çıkarmayın: Birisini arıyorsanız, yeryüzünde sizi de arayan biri var demektir. Eğer öyle olmasaydı siz de arayış içinde olmazdınız. Çünkü spritüel planda boşluğa giden tek bir içtepi bile yoktur. Her şey birbirine bağlıdır. İsterseniz kısa boylu, şişko ve evlilik dışı üç çocuk annesi olun. Bir erkeğin özlemini çekiyorsanız, dünyada öyle bir adam var demektir. Ufak tefek tombul kadınları seven, çocuklara bayılan ve sizin sıcak yüreğinizin ona verebileceklerini özleyen bir adam.
Bir eş isteyen ve bulamayan insanların çoğu boş yere aşağılık duygusunun pençesinde kıvranırlar. Hatta bazıları, mankenler gibi genç ve alımlı olmadıkları ya da sigara reklamlarının yıldızları gibi cool ve kendinden emin görünmedikleri için hiç kimsenin onlarla ilgilenmeyeceğine inanmışlardır. Halbuki inanılmaz güzel görünen, başarılı insanların hayatı sizinkinden, benimkinden çok daha mutlu değil ki. Onlar biraz daha şanslılar belki; ama sizin de mutlaka farkında olmadığınız ve onlarda bulunmayan avantajlarınız var.
Belki de bunları kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor.” Erhard F. Freitag ‘n, eş ruhunu bulmak isteyenler için basit önerileri var. Bunun için önce, verebileceklerinizi kafanızda netleştirmelisiniz. Kim olduğunuzu bilin, olmadığınız bir insanmış gibi davranmak için boş yere kendinizi yormayın. Kalitenizin bilincinde olun, hangi yönünüzle başka insanları çektiğinizin farkına varın. Mizahi yanınız mı, cazibeniz mi, zekânız mı, sadakatiniz mi, güven uyandıran kişiliğiniz mi, anaçlığınız mı, sportifliğiniz mi, duyarlılığınız mı, pratik yönünüz mü?
Kişiliğinizin sandığının gizli köşelerini karıştırdığınızda hazine bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Erhard F. Freitag, bunu dostlara sormanın da iyi bir yöntem olacağını söylüyor. Çünkü o zaman ortaya çok şaşırtıcı sonuçlar çıkabiliyor. Doğal gördüğünüz için sizin farkında bile olmadığınız bazı özelliklerinizi onlar yüceltiyor olabilirler. Sonra sıra pratik çalışmaya geliyor. Kendinizi dünyaya, kozmosa mesaj yollayan bir verici gibi farz edin.
Her sabah uyandıktan sonra yollayacağınız mesajın özü şöyle olacak: ” Selam ideal eşim, eş ruhum. Ben buradayım. Sana sesleniyorum.”Sonra o gün neler yapacağınızı ona anlatacaksınız. Örneğin: “Sabah onbirde kuafördeyim. Saat beşte istasyonda bir arkadaşımı karşılayacağım. Akşam köşedeki kafede oturacağım. Eğer benimle karşılaşmak istiyorsan, bugün beni nerede bulacağını biliyorsun.”Tamam, kabul. Böyle okuyunca insana komik geliyor; ama Erhard F. Freitag, spiritüel olarak hazır olan bazı insanlar için sonuçların tecrübeyle sabit olduğunu söylüyor.
Aslında denemekten kimseye zarar gelmez. Bu yöntemi uygulamak için aşmanız gereken tek engel mantığınız. O size daha şimdiden, hiç tanımadığınız birini bu şekilde çağırmanın mümkün olmadığını, ” ruhsal telefonla ” böylesi bir randevulaşmanın zırvalamaktan öte anlam taşımadığını söylemeye başladı bile değil mi? Oysa binlerce yıllık birikime sahip olan bilge filozoflar, sadece kendi üstünlüğünü tanıyan mantığın bu konuda da dar kalıplar içinde sıkışıp kalmış olduğunu söylüyorlar.
Spritüel dünyada aslında ” rüzgara seslendiğiniz ” pek çok şeyi başkalarının ve özellikle buna ihtiyacı olanların algıladıklarından emin olabilirsiniz. Peki bu mesajlar doğru alıcıya nasıl ulaşıyor? “Bu sadece bir dalga boyu meselesi” diyor, Erhard F. Freitag ve şöyle devam ediyor: “Aynı frekanslar buluşur, birbirlerine uyum sağlar ve güçlenirler. Alıcı ve verici, tıpkı geceyle gündüz, kadınla erkek, yaşamla ölüm gibi birbirlerine aittirler. “
"Bir eş arıyorsanız bilin ki buluşmanız, ilk önce ruhsal boyutta olur, sonra bedensele geçer. Yani onunla cismen karşı karşıya geldiğinizde aranızdaki ruhsal bağlantı aslında geçmişe dayanmaktadır. Birbirini sevenler, yeni karşılaşmış olsalar bile uzun zamandır tanışıyormuş gibi hissederler." 
Ancak eş ararken kesinlikle yapmamanız gereken bir yanlış var: İlle de sahip olmak istediğiniz bir insana kendinizi odaklamak. Çünkü özellikle kadınlar, nedense son zamanlarda bir eşi olan ya da kendilerine ilgi göstermeyen şu ya da bu erkeği kafalarına takmaya çok eğilimliler. Sizin yapmanız gereken tek şey, ruhen uyumlu bir beraberlik kurabileceğiniz bir eş istemek. Çünkü belirli bir insanı zorla kendinize yöneltmeye çalışırsanız, büyük olasılıkla ideal eş ruhunuzun size gelmesine de engel olacaksınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYŞE ERKMEN'in ŞAPKA YOLCULUĞU

        Vehbi Koç Vakfı tarafından geçtiğimiz mayıs ayında açılan Arter,çağdaş sanatın nefes aldığı en önemli mekanlardan biri olma iddiasını 'İkici Sergi' adını verdiği yeni sergisiyle devam ettiriyor.Emre Baykal'ın küratörlüğünde hazırlanan sergi,30 'dan fazla eseri bir araya getiriyor.          İkinci sergi'nin izleyici tarafından ilgi gören bir diğer çalışması ise Ayşe Erkmen'in binanın girişine yerleştirdiği şapkalar.Bu şapkalrın birde hikayesi var.Erkmen, Arter'in bulunduğu binada 1914-1920 yılları arasında bir şapka dükkanı olduğunu öğrenir.Anneannesi Hermine hanım'ın 1920 yılından kalan şapkasını Hacopulos pasajındaki Katya kiracıya götürür. Katya Kiracı el yapımı şapkalar üretir.Ve bu şapkalardan hemen her renginden onlarcasını yeniden ürettirir.          Şapkalar sayesinde sayesinde sanatçı Erkmen binanın geçmişi ile kendi geçmişi arasında bir bağ kurmuş oluyor.Bu arada belirtelim sergiyi gezdiniz ve şapkalardan birini beğendiniz, 800TL.ödeye

OLUMLU DÜŞÜNCE ''Doğru İstersen Olur ''

Her Şey Enerjidir;  Enerjiden Başka Bir Şey Yoktur, Madde de Saf Enerjidir, Biz İnsanlar da Sadece Enerjiden Oluşuruz. Düşünceler, Duygular, Heyecanlar, Olaylar ve Durumlar da Enerjinin Değişik Biçimleridir…Bu çerçeve içinde Evren’e dileğimizi gerçekleştirmek için nasıl ifade etmeliyiz, doğru istemeyi nasıl öğrenmeliyiz…    Madde nelerden oluşur? Çok minik, atom denen parçacıklardan. Eşyalar, birbirinden, sadece hangi atomlardan oluştuklarıyla ve bunların nasıl sıralandığıyla ayrılırlar. Bu Dünya’daki bütün maddeler, sadece bu atomlardan oluşur. Atomlar, atomlarla birleşerek, büyük bileşenler oluşturur veya tekrar ayrılırlar.   Atomlar, daha küçük basit taneciklere ayrıştırılabilir; bunların en önemlileri protonlar, nötronlar ve elektronlardır. Bunu basite indirgeyerek şöyle hayal edebiliriz: Atom çekirdeğini oluşturan protonlarla nötronlar ile bunların etrafında daireler çizen elektronlar arasında çok boş yer vardır. Hayal etmesi zor ama gerçek: bir atomun çekirdeği, bir bez

2010-2011 Sonbahar-Kış Sezonunun en seksi deseni LEOPAR

           Leopar desenli kıyafetler ve aksesuarlar kendine güvenen kadının simgesi.Bir kaç sezondurmoda olan hayvan deseni modasıyla asla giymem diyen kadınlar bile leopar giymeye başladı.Bu sezon leopar giymeyen kalmayacak!            LEOPAR ;Moda dünyasında kendini sık sık gösteren  ve asla eskimeyen leopar deseni daha uzun yıllar gardropların en klasik ve en elegan deseni olacak gibi görünüyor.Leoparın cazibesini de yerini de başka hiç bir sey de bulamıyoruz.Ancak bu etkileyici deseni yanlış kullandığımızda veya yanlış kombinlediğimizde bir felakete yol açabiliriz.            Abartmayın;Leopar desenli bir kıyafet giyecekseniz dikkatli olun çünkü bu desen çok dikkat çekici olduğu için vücut kıvrımlarınızı tamamen ortaya çıkarır.Örneğin göğüsleriniz çok büyükse asla dekolteli leopar bluz giymeyin.Leopar deseni başlı başına çok dikkat çekici olduğu için dekoltenizi de ona göre ayarlayın.Dekoltenizin her zaman ölçülü olmasına dikkat edin.Baştan aşağıya leopar giyinmek cezbedici etkiy